Çiftdilli eğitim konusunun 3. bölümünü yazmak için bu kadar ara vereceğimi düşünmemiştim esasen. Ama ben kaleme alana kadar zaman geçti, bu köprünün altından çok sular aktı ve aslında içten içe hep istediğim şey oldu. Derin 3. dil ile tanıştı. 3.dil konusuna geleceğim elbette bir sonraki yazıda ancak öncelikle nerede kalmıştık, kaldığımız yerden nasıl ilerledik, neler yaptık biraz anlatayım size. Hepsinden önce, bu konuyla ilgili önceki iki yazımı okumadıysanız önce okumanız gerekir. İlki için bu linke, ikincisi için bu linke tıklayabilirsiniz.

Başlamadan hatırlatayım. Bunlar mutlak doğrular değil. İngiliz dili ve edebiyatı mezunu bir anne baba olarak bizim araştırmalarımız sonucu izlediğimiz yol ve bu yolda yaşadığımız tecrübelerden ibaret. Yoksa herkesin doğrusu ve süreci kendine özel.

Son yazıyı kaleme aldığımdan beri sürecimiz aslında bildiğiniz gibi devam etti. Ben İngilizce kaynaklarla beslemeye ve İngilizce konuşmaya devam ettim. Derin okuldan takviyelerini aldı ve elbette bu arada ilkokula başladı. Hatta şu an üçüncü sınıfın son haftalarında diyebiliriz.

Evdeki akışta ne gibi değişiklikler oldu ondan da bahsedeyim biraz. Bir kere katıksız İngilizce konuşma rutini sekteye uğradı. Çünkü yaşı ilerledikçe daha fazla sorgular oldu (daha fazla derken küçükken tabii ki böyle bir sorgulama yoktu, yaşı büyüdüğündeki aşamaları kastediyorum). Sorguladıkça ve benim onun dışında hiç kimseyle İngilizce konuşmadığıma tanıklık ettikçe Türkçe ikili ilişkilerimizde biraz daha hayatımıza girer oldu. Ama bizim genel akışımızı hiçbir zaman için bozmadı yani onu 7/24 benimle İngilizce konuşmaya zorlamadık. Çünkü daha önceki yazılarımdan da hatırlayacağınız gibi bana verdiği yanıtlardaki cümlenin zaman kalıplarına kadar birebir çevirisi olması sebebiyle duyduğunu anlama yönü bizim için fazlasıyla tatmin edicidi. Bu yüzden zorlamayı hayatımıza hiç dahil etmedik.

Yıllar içinde kendime bir özeleştiri yapmam gerekirse neyi eksik yaptım daha fazla yapabilirdim diye düşündüğümde bu Derin; i daha fazla İngilizce konuşulan doğal ortamlara sokmak olurdu. Doğal ortamlardan kastım ya anadili İngilizce olan birileriyle görüşmek veya anadili olmasa bile Türkiye’ de konuşmak durumunda olduğu iletişim dili İngilizce olan birileriyle daha fazla bir araya gelmek olarak nitelendirebilirim. Nitekim, bu kategoride birkaç arkadaşımız vardı ama hem onların devamlı burada yaşamaması hem de kısıtlı görüşme imkanımızdan dolayı çok rutine bağlayabildiğim bir alışkanlık haline gelemedi. Böyle daha fazla doğal ortamlara dahil olabilseydik bence hem sosyal ortamlarda çekinmeden konuşabilme refleksini arttırırdı bu durum hem de bu pratik günlük hayatına daha fazla yer etmiş olurdu. (belirtmem gerekir ki çekinmesine sebep olabilecek hiçbir travmatik durum veya söze maruz kalmadı. Bilakis, bunu fark eden tanıdığımız veya tanımadığımız herkes gıpta etti onu o sırada, bundan dolayı övdü, takdir etti. Bilgim dışında anaokulunda bir durum yaşandıysa bunu bilemeyiz elbette)

Bahsettiğim buluşmaların doğal ortam olması önemli zira kurs veya workshop gibi ortamlara zaten dahil ediyordum. Fakat bu ortamlar keyifli olsa da biraz okuldaki herhangi bir ders veya etkinlik tadı veriyordu. Kendi yaşıtlarıyla da oyun için bir araya gelebildiği doğal ortamların önemi arasındaki fark işte tam bu noktada. Biraz daha keyifli bir aktivite olarak örneğin, Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki çocuklar için düzenlenen sanat workshoplarını önerebilirim. Mesela, bunlarda önce bir konu belirleniyor o konu çerçevesinde müzedeki eserler gezilip anlatılıyor ve sonunda o konuyla alakalı kendileri bir çalışma yapıyor. Ssm’ nin bu etkinliklerini inanılmaz keyifli buluyorum ama on adet workshop çıkıyorsa her ay ancak bir veya iki tanesi İngilizce oluyor. İyi takip edip kontenjanlar dolmadan yakalamak gerekli bu vesileyle de bir kez daha arttırmalarını dilemiş olayım. 🙂

Böyle ilerlerken bu süreçte gideceği ilkokulu nasıl seçtik bu da önemli bir konu. Ne yazık ki, ülkemizde bu süreci sahip olduğu müfredatla destekleyecek bir okul mevcut değil. Birleşik Krallık destekli bazı okullar mevcut ancak şu an oturduğumuz semti değiştiremeyeceğimiz ve bazı farklı kriterlerden ötürü o okulları listemize almadık. (negatif bir şey düşünmeyin bu okullar daha butik oluyor ama biz ilkokul gibi bir süreçte butik yapılanmaları yine birçok sebepten dolayı uygun bulmadığımız için tercih etmedik.)

Derin’ e gideceği ilkokulu seçerken elbette ilk kriterimiz onun becerilerine ve karakterine uygun, kurumun Dna’ sı ile uyuşabilecek, severek gideceği bir yer olmasıydı. Delicesine  lise sınavlarına hazırlayan, akademik olarak çocuğun ruhunu daraltan bir okulda olmasını asla istemedik. Hatta istemediğimize gerçekten emin olmak için gidip bu okullarla yüz yüze de görüştük ve ne kadar doğru düşündüğümüzü bir kez daha anladık. Çocuğun okulla uyumu bir yana sadece akademik stratejik hedeflilik değil de öğrencinin sanatsal ve sportif gelişimine de önem veren, ezberi dayatmayan, dünya üniversitelerinin normlarına yatkın, araştırmayı, önce kendi geliştirmeyi hedefleyen yapıya sahip olan, kısacası sosyal ve dünya vatandaşı olacak çocuklar yetiştirmeyi hedefleyen bir okul olmasıydı önemli olan. Böyle  stratejik hedefteki okullar zaten genelde ikinci yabancı dili birinci sınıftan hatta bazıları anaokulundan itibaren veriyor. (burada hatlar karışmasın 2. yabancı dil, okulların İngilizce haricinde sunduğu diğer dil. Ancak anadil dahil çocuğunu iki dille yetiştiren aileler için 3. dil olmuş oluyor.)  Bu cümleyle anlayacaksınız ki olmazsa olmaz kriterimiz değildi belki ama İngilizce dışında yeni bir dil de gideceği ilkokulda olmasını arzu ettiğimiz özelliklerden biriydi.

Bu bağlamda bir parantez açacak olursak bir ara Notre Dame de Sion‘ un ilkokulu olan  Nds’ ye bile başlatmayı düşündük. Nasıl olsa İngilizce’ den bir temeli var tamamen farklı bir dille ve ekolle başlayabilir okul hayatı gibi bir düşüncedeydik. Ne var ki her şeyde bir hayır olduğu muhakkak. O dönem hala pandemi kuralları geçerli olduğundan biz o okulla bir türlü görüşmeye gidemedik, okul tanıtım görüşmelerini çok geç açtılar. Eğer biraz daha bekleseydik aklımızda olan diğer okulda ki Derin’ in şu anki okulu, kontenjan dolacaktı ve oraya göndermek istersek kayıt şansımızı kaçıracaktık. Fransızca seçeneğinden çok çok emin olamadığımız için de biraz aklımız kalarak o seçeneği elemek durumunda kaldık.

Şu anki tercihimizden gayet memnunuz okul olarak ancak tabii ki bu durum, zaten yaşamayı öngördüğümüz bazı handikapları beraberinde getirdi. Derin dört yıl boyunca kreş ve ana okulunda İngilizce gördü ve ilkokula böyle başladı fakat ilkokulda müfredat gereği-sınıf ayrıştırması da olmadığı için- hiç kimse İngilizce bilmiyormuş gibi sıfırdan başlandı. Dolayısıyla şu anda Derin’ in üçüncü sınıf ikinci döneminden bildiriyorum ki hala okulda verilen kitaplar Derin’ e benim 4-5 yaşında okuduğum seviyelerde. Burada okulu yabana atamam elbette özellikle bu sene devreye yoğun bir gramer de girdi ve yeni şeyler öğreniyor ancak özellikle okunan kitapları baz aldığımızda mevcut durum bu. (biz bu durumu şöyle genişlettik. Okulla konuşarak hem anaokulu hem ilkokulda derslerde kullanılan aplikasyonlardaki okuma seviyelerinde Derin’ in faydalanabileceği ileri seviyeleri bize özel aktif hale getirdik, bu anlamda okullarımızın desteğini de yadsıyamam.)

Şimdi aklınızdan geçen soruyu tahmin edebiliyorum derslerde sıkıldı mı? Zaman zaman elbette sıkıldı. Hatta resim ve el işini çok sevdiği için bir yandan dersi dinlerken kendini bu aktivitelere biraz daha verdi. Sorulan her soruda cevabı bilip parmak kaldırdı ve elbette öğretmeni her seferinde ona cevap hakkı veremediği için biraz demoralize de oldu. Ama büyük resme baktığımızda bunların hiçbiri Derin’ in İngilizce ile olan bağını koparmadı. Yukarıda da bahsettiğim gibi aktivitelerle ilgisini canlı tutmaya çalıştık ve meyvelerini hala alıyoruz. Örnek vermek gerekirse okulumuz üçüncü sınıf itibari ile her kademede hem yılın en başında hem de sonunda olmak üzere resmi Toefl sınavı uyguluyor. Göstermelik değil Toefl yetkililerinin okula gelerek onların nezaretinde uygulandığı ve puanlandığı orijinal şekliyle. Mesela, haber bile verilmeden yapılan bu sınavda eylül ayında Derin okuma, yazma ve dinleme kategorilerinin tamamında yanlışsız olarak tam puanla sınavı tamamladı. Okulda yapılan sınavlarda güzel sonuçlar alıyordu,ve tabii ki bazen çok biliyorum havasına da girip dikkatsizlikten yaptığı yanlışları oluyordu. Ama bizim de emeklerimizin karşılığını gördüğümüz bir sonuç oldu Toefl ile gelen. Böyle sonuçlar da alması onu motive ediyor, bahsettiğim sıkılma ihtimalini kırıyor. Elbette sonsuza kadar böyle gitmeyebilir mesela sene sonundaki yapılacak olan TOEFL da belki bu kez full çekmeyebilir, göreceğiz.

Yaşadığımız bir handikap da şu oldu. Ben en başından beri kendi sevgim ve tercihim doğrultusunda İngiliz aksanıyla konuşuyordum Derin ile. Onun da buna yatkınlığı vardı. Ancaaakk anaokulunda hiç olmayan bir şey ilkokulda oldu. Onunla birlikte yoğun İngilizce’ ye maruz kalan arkadaşlarından aksan bazında etkilenmeler oldu ve ne yazık ki ilk kez aksanı bozulmaya başladı. Yeni öğrendiği kelimelerde benim öğrettiğim gibi değil de sınıfta arkadaşlarının telaffuz ettiği gibi bir Türk aksanıyla devreye girmeye başladı. İngiltere’ de veya Amerika’ da yaşamadığımız için bu önüne geçemeyeceğimiz bir nokta oldu maalesef. Biliyorsunuz bir yerden sonra ailenin dediğinden çok sosyal ortamları daha önem kazanıyor çocuklar için. Şöyle de bir tercihi oldu zaman içinde. 🙂 İngiliz aksanını anlamsız, Amerikan aksanını daha çekici bulmaya başladı. Neyse konuşsun da önemli olan o düşüncesinde kalarak müdahale etmedik.

Bunlar dışında filmler, kitaplar ve bir sürü materyalle desteklemeye devam ettik, ediyoruz. Şimdilik süreçle ilgili yazacaklarım bu şekilde. Önümüzdeki eylül ayında heyecanla beklediği, bebekliğinden beri kitaplarda gördüğü Londra’ sini göreceği bir seyahatimiz olacak. Onu iple çekiyor 🙂 Bakalım zaman bize ne gösterecek. İngilizce sürecinin devam yazısı gelir mi bilmiyorum ama dil yaşayan bir süreç, her an farklı sürprizler olabiliyor. Ama hemen bu yazıdan sonra boyutumuzu farklı yere taşıyan ve ailemize keyifle giren 3. dil İspanyolca var. Okumayı unutmayın.

 

 

Yazar

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Pin It