Tiyatro sezonunun açılışını yapmış olmanın haklı sevinciyle bu yazıyı kaleme alıyorum. Sezonun ilk oyunu için İstanbul Şehir Tiyatroları repertuvarından çok sevdiğim Norveçli bir yazar olan Henrik İbsen’ in “Bir Halk Düşmanı” nı seçtik.
Bireysel meselelere odaklanan yazar eserlerinde her zaman düşündüren noktalara değinmeyi tercih ediyor. Bu oyunda da toplumun genel yargılarına bir başkaldırı olarak ortaya konan erdemli ve dürüst tavırları vurguluyor.

Norveç’in kuzeyinde ücra bir bölgede doktorluk yapan Thomas Stockmann doğduğu kentte bulunan kaplıcaların tedavi amaçlı olarak kullanılabileceğini tespit etmiştir ve kaplıca doktoru olarak görev yapmaktadır. Etrafına yapılmış olan turistik tesislerle bölge bir hayli kalkınmıştır. Bölgenin ileri gelenlerinden biri de mülk sahibi kendi kayınpederidir. Fakat kaplıcalarda yaptığı bazı analizler sonucunda insan hayatını tehdit eden bazı bulgular sebebiyle kaplıcaların tedavi amaçlı kullanılmaması gerektiğini halka duyurmak ister ve bunun için de kentin idari sorumlusu ağabeyi Peter’ den yardım ister. Bu bilgilendirmeyi yaptığı andan itibaren her kesimden gelecek tepkiler doktor ve ailesine altüst eder.

İnteraktif bir oyun olmamasına rağmen oyunun ikinci perdesindeki miting-vari sahne sebebiyle bir anda oyuncu da sahnenin bir parçası olmuş gibi hissetiriliyor. O bölüm ayrıca hoştu.

Daha önce Ibsen’ in “Bir Bebek Evi” oyununu okumuş ve çok beğenmiştim. O yüzden bu oyuna bilet bulur bulmaz hemen aldım. 2 saat 50 dakikalık uzun bir oyun olmasına rağmen hiç sıkmayan bir akış sahip. Bu sezon mutlaka görmeniz gereken temsillerden bir tanesi diyebilirim. Biletler satışa çıktığı anda çok hızlı tükeniyor, web sitesini takip Edip değerlendirmenizi tavsiye ederim.