Bu yazıyı esasen Danimarka & İsveç gezi yazımı kaleme aldıktan sonra yayınlayacaktım. Ancak yaz aylarına girdik malum, şu an yaz tatili / deniz tatili tercihleri daha acil ihtiyaçta olduğu için öncelikle geçen yaz kaleme alamadığım Datça tekne turu tatilimizi yayınlayacağım. Ama porselenlere ve sofra ürünlerine olan zaafımı biliyorsunuz az çok. Bu güzellikleri biraz daha bekletmek istemedim.
Royal Creatures, Blue Fluted Plain ve Blue Elements serileri karıştırılarak mavi odağında bir sofra kurulmuştu. Biliyorsunuz artık her şeyi tam takım almak alsanız bile sofra kurarken karıştırıp yeni kombinler yaratmak trend. Ve bu daha uzunca bir süre böyle devam edeceğe benziyor.
Bu bir reklam yazısı değil onu belirterek başlamak istiyorum. Sofra gruplarına tekstil ürünleri ürettiğimiz için tabaklar, servis takımları, kristaller, gümüşler ve diğer tüm tamamlayıcı unsurlar benim için ayrı ayrı kalp çarpıntıları. Hele ki, köklü ve hikayesi olan markalar bir de şanlarına yakışır işbirlikleri, tasarımlar ve ikonik mağazalarla karşımıza çıktığında ben adeta keyiften eriyorum. Bu tarz mekanların resmen ruhumu beslediğini hissediyorum.
Royal Copenhagen da bu markalardan biri. Hepimiz hayat telaşlarımızda bazen istediğimiz veya ilgilendiğimiz her konunun her detayına yeterli vakit ayıramayabiliyoruz, çok doğal. Ancak seyahat, seminer, toplantı gibi bazı başlıklarla önümüze gelince “evet böyle de bir şey vardı” deyip daha derinlemesine inceliyoruz. Açıkçası, Royal Copenhagen da benim için tam olarak böyle bir markaydı. Önceden uzaktan uzağa bildiğim, az çok takip ettiğim bir markaydı. Ne zaman ki Danimarka gezimiz için biletleri aldık işte ben de o zaman yakınen takip etmeye başladım. Ünlenmiş birkaç modelini biliyordum zaten ama mağazayı ziyaretimiz sonrası gözlerimden kalpler fışkırtan markalar arasında yerini aldı. Hadi sözü uzatmayayım birlikte gezelim. Biliyorsunuz, Instagram hesabımda söz verdiğim gibi mağazanın detaylarını tamamen bu yazıya saklamıştım. Yukarıda en bilinen koleksiyonlardan hazırlanan sofrayla yazıya giriş sonrası biraz mağaza içini de paylaşmak istiyorum.
Kopenhag’ ın ünlü alışveriş caddesi Stroget’ te yer alan bu 3 katlı mağazanın binası, girişi ayrı etkileyici, içi ayrı. 3. kat ise gezilemiyor, sadece randevulu müşteriler giriş yapabiliyor. Paskalya’ nın bir önceki haftasında orada olduğumuz için her yer gibi burada da tüm konsept ve sofra tasarımları rengarenk yumurtalar, tavşanlar ve çiçeklerle bezeliydi. Tabii ki bu döneme özgü bir hatıra isterseniz porselen yumurtalarından da satın alabilirsiniz.
Bu noel tabaklara da tam olarak koleksiyonerlere hitap ediyor.
Benim kalbimin prensesi ise Blue Fluted Half Lace serisi 🙂 Full Lace fazla yoğun, Plain serisi ise fazla düz geliyor ama bu half lace bir rüya. Her parçası zarafet timsali.
White Fluted Full Lace ise bir diğer kalp çarpıntım 🙂 bembeyaz bir porselenden daha mükemmeli asla abartı olmayan zarif çizgilerle donatılmış bembeyaz porselendir bence.
Uzun sözün kısası, Kopenhag seyahati sebebi oldu ve artık Royal Copenhagen’ ın derin mavileri ve beyazları benim için ayrı bir masal alemi… Son birkaç büyülü kareyle mağaza turumuzu tamamlayalım…