Bazen bazı kitapları birisi paylaşıyor, aklımda kalıyor veya not alıyorum okumak için. Sonra aradan zaman geçiyor ben kitabı alıp da okuyana kadar ve sonra bitirince hayıflanıyorum kendime neden daha önce alıp okumadım diye. Aslı Berker‘ in romanı Sufle de tam onlardan biriydi. Hatta kitabı satın almak aklıma geldiği çoğu keresinde sorduğum kitapçılarda yoktu. Bir gün Trendyol’ dan alışveriş yaparken hemen aratıverdim, tabii ki karşıma çıktı ve hemen aldım.
Tarih, araştırma, biyografik eserler gibi farklı konularda kitap okumayı seviyorum ancak romanların tadı bende her zaman başkadır. İngiliz dili ve edebiyatını bitirmiş, içimdeki iflah olmaz romantik, o kurgu dünyalara dalmadan edemez 🙂 O yüzden o ciddi ve öğretici kaynakların arasına ruhuma da iyi gelecek başarılı kurgular almazsam olmaz.
Gelelim Sufle‘ ye. Her şeyden önce içinde sofra, yemek geçen hikayeler de ilave bir bonusu kapar benden. “Sufle” de de adından anlayacağınız gibi başrol onun. Bir sufle pişirmenin zorlukları, bir şekilde onunla yolu kesişen kahramanların hayatının bir parçası haline geliyor. Fransa, Amerika ve Türkiye ayağında geçen romanın karakterlerinin yollarının kesişip kesişmediği veya onların ne noktada aynı paydada olduklarına değinecek olursam romanın sihrini kaçırabilirim. Dolayısıyla biraz daha konunun uzağından geçmek istiyorum. Dünyanın 3 ayrı merkezinde geçiyor oluşu sizi sayfalar arasında minik bir dünya turuna çıkarıyor. Özellikle pandemi dolayısıyla özgürce seyahat imkanlarımızın ortadan kalktığı günümüzde (ne günlere kaldık orası ayrı) oraları gitmeden beynimizin kıvrımlarında hayal etmek de kitabın bir diğer hoşluğu oldu.
Aslı Berker’ in ilk kez bir eserini okudum ve bu kitapla gönlümü kazandı diyebilirim rahatlıkla. Yalın ve akıcı dili, keyifli tasvirleri romanın bir çırpıda bitmesini sağlıyor. Diğer romanlarıyla da ilk fırsatta yakınen ilgileneceğim. Başucumdaki kitaplar birikti, alınıp okunacaklar listesi de git gide genişliyor ama bu yaz daha verimli geçtiğini söyleyebilirim. Bu yazıyı ben yayına alana kadar Stefan Zweig’ ın Olağanüstü Bir Gece adlı öykü kitabını da bitirmiş bulunmaktayım. Bu sefer daha kısa bir süre içinde gelecek onun da inceleme yazısı. Şimdiden bilgi vermiş olayım. Ez cümle, ben “Sufle” yi pek sevdim, alın okuyun okutun 🙂