Yılın bu zamanı her şey kırmızı, yeşil beyaza, gümüşe, altına bulanırken bu etkiyi hayatımın her alanına yaymayı seviyorum. O cıvıl cıvıl telaş elimin değdiği her yerde olsun istiyorum. Kimisi noel kimisi yeni bir yıla girmenin coşkusunu yaşarken bir şekilde tüm dünyanın ortak olarak buna hazırlanması, o pozitif enerji bana kendimi iyi hissettiriyor. Okuduğum kitap da buna dahil. Birkaç ay önce Amazon’ dan kitap siparişi verirken tam da bu güzel ayı düşünerek Debbie Macomber’ ın Starry Night kitabını da atmıştım sepete.
Takip edebildiğim kadarıyla bu kitabı henüz Türkçe’ ye çevrilmedi. Kendisi bildiğiniz üzere yumaklar ve yünlerden oluşan mutluluk romanı serileriyle ülkemizde ve dünyada büyük bir çıkış yapmıştı. Bu romanında ise noel ruhunu kariyerindeki bir sıkışma dönemi yüzünden feda etmeye hazırlanan Carrie Slayton’ ı tanıyoruz. Sosyete sayfasına yazmaktan çok daha büyük idealleri olan Carrie’ nin istediği pozisyonu seçebilmesi için öncelikle Finn Dalton ile bir röportaj yapması gerekmektedir.
Tabii bu o kadar kolay olmayacaktır. Finn Dalton kaprisli ve ajandası çok dolu bir yazar değildir ancak nerede yaşadığı bile net bilinemeyen ve basına asla çıkmamış bir yazardır. Carrie’ ye yardımcı olabilecek tek şey Finn Dalton’ ın haftalarca en çok satan listesinde kalmayı başaran, Alaska’ da hayatta kalabilmeyi konu alan kitabıdır.
Bu soğuk ve vahşi yaşamın içinden gelen adamı bulabilmek ayrı bir macerayken röportaja ikna edebilmek hiç de hesapladığı gibi olmayacaktır. Tabii ufukta bekleyen diğer sürprizler de cabası…
Dabbie Macomber yine insanın içini ısıtan sıcacık bir romana imza atmış. Bana göre tek dezavantajı çok hiddetli verilebilecek bazı detayları bile yumuşacık geçişlerle verdiği için sizi derinden sarsmıyor Macomber romanları, okuyorsunuz ve sıradakine geçiyorsunuz. Bana yeni yıl ruhunu yansıtabildiği için ben romanı beğendim. Yazarın dingin anlatımı ve tarzını seviyorsanız bunu da okumanızı tavsiye ederim. 😉
Ve tekrardan iyi seneler…