Herkese çok neşeli, mutlu bir hafta diliyorum. Zira benimki dün sabah itibariyle epey keyiflendi. Üniversite yıllarımdan yadigar dostumun doğum haberini aldım, tatlı kızları Ada’ ya sağlıkla kavuşmuşlar. Mesafe sorununu da aşıp görmeye gittim mi daha da şahane olacak. Sağlıkla mutlulukla büyüsün Ada’ cık 🙂 Bu güzel haberin de enerjisiyle sizinle yine haftasonuma dair bir detay paylaşmak istedim.
Biliyorsunuz sofra düzenlemelerime ek olarak arada mutfakta uyguladığım, beğenilen tariflerimi de sizinle paylaşıyorum. Ancak bu kez mekan tavsiyesinde bulunacağım. Sirkeci’ de bulunan Can Oba Restaurant’ ın namını son günlerde duymayan kalmamıştır herhalde. Ayşe Arman da köşesinde yazdıktan sonra iyice bilinirliği arttı.
Haftasonu eşimle yaptığımız bir Eminönü çıkarmasında bir anda aklımıza gelen mekanı bir deneyelim dedik. Haftalar sonrasına ancak rezervasyon kabul edebildiğinden çekinerek gittik ancak şansımıza kısa bir süre beklemeyle yemeğe geçebildik. Bir dipnot vereyim, “Mekan ful ama ben kuyruk olayım kalkanın yerine otururum” falan yok, rezervasyonun yoksa yapacak bir şey yok.
Yemeklere geçmeden önce belirtmeliyim ki Can Oba esnaf lokantaları arasında tam da esnaf lokantası görünümlü bir yer. Ancak yediğiniz yemeklerle ibre bir anda tavan yapıyor. Şefliğe nereden başladığını unutmamak adına girişe koyduğu standart menünün gerçektekiyle ilgisi yok. Sunumları görüp çatal çatal lezzet doruklarına tırmandıkça ne örtüsüz masaya kağıt servis içinde gelen çatal bıçağı görüyor gözünüz ne de plastik şişedeki suyu. Aklınızı karıştırıp tüm bildiklerinizi sorgulatıyor burası ama takılmayın, fazla sormayın ve olduğu gibi kabul edin çünkü Can Oba bunu hak ediyor.
Gelelim yemeklere…Çorba, ara sıcak, ana yemek ve tatlıdan oluşan öğünlerden her birinden en az 3 çeşit mevcut. Ana yemek ise 5-6 arası değişiyor. Ben yukarda gördüğünüz karamelize soğanlı patates çorbasını tercih ederken eşim balık çorbası aldı. Gurmelik taslayacak değilim, e bu blog yemek blogu da değil ama damak tadıma da güvenirim.