Bazı evler vardır kapıdan adımını attığın anda kucaklar seni. Evin kokusu mu, rengi mi bu enerjiyi yaratan daha anlayamadan o enstrüman çıkar karşına. Karşı duvarda bir piyano veya öbür köşede bir gitar süsler salonu ya da en güzel koltuğun yanına bir çello kurulmuştur. İşte o an anlarsın ki o ev müzikle yönetilir, sanat kokar. 
Kiminin tüm dünyasıdır müzik, her köşeden başka bir enstrüman, her odadan ayrı bir nota çıkar, en güzel senfoniye dönüşür evin tam kalbinde. 

Bazen de bir zaman makinasıdır, müzik kutusudur çoook eskilerden çıkıp gelen, nostaljiyle sarar sarmalar seni.
Meleklerin çaldığı dünyanın en saf, en huzur saçan müzik aleti arp değil midir peki?* 

Vivaldi yaylıları siner kimi zaman “dört mevsim”i yaşayan evlerin sessiz duvarlarına.

Rock ruhunu damarlarında hisseden bir gençtir bazı bazı, evi canlandıran yeniden gençlik aşılayan…

Bir gün bir çılgın mimar çıkar evlere sığdıramadığı müzik tutkusundan yola koyulur, evi müziğin içine sığdırır…

Kitabın, kütüphanenin en can yoldaşıdır manzarasındaki o kuyruklu piyano.

Ne olursa olsun müziğin yoğurduğu bir evse adım attığın, çıkana kadar gördüğün her şey melodili bir ruhun fısıltılarıdır.

* Not: Yazının ahengini bozmamak için yukarıda belirtmedim ama gördüğünüz gerçek bir arp değil. Arp formunda bir radyatör. Arp çalmayan ama onun tınılarına aşık biriysen benim gibi, bu radyatöre ölür bitersin, nerede bulsam da evin neresine koysam diye düşünür durursun 😉 


İşte bunlar da “decoridea” nın evinin müzik köşeleri






Yazar

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Pin It